Bu çok güçlü antiseptik sirke, veba kurbanlarını soyan 4 kişilik bir çete tarafından bulunmuş. Bundan dolayı "Dört Hırsız Sirkesi" adını almış ve uzun yıllar eczanelerde mikrop kırıcı olarak satılmış. Günümüzde de aynı isimle tıp ticaretinde anılmaktadır.
Bulunuşu ise şöyle; başta büyük Londra vebası olmak üzere, veba salgınlarında ölen hastaların cesetlerini soyan dört hırsız yakalanıp sorguya çekiliyor. Hasta cesetlerine dokunuyorlar, soyup soğana çeviriyorlar ama kendileri vebaya yakalanmıyor. Hırsızlara bunun sırrını verirlerse bağışlanacakları söyleniyor.
Hırsızlar kendi yaptıkları sirkeyle ellerini, ağızlarını yıkayıp gargara yaptıklarını açıklıyor. Bu yüzden ‘Dört Hırsız Sirkesi’ olarak anılagelen bu sirke asırlarca pek çok hastalığın önlenmesi ve iyileşmesinde etkin olarak kullanılıyor.
Anti-enflamatuar özelliği nedeniyle eklem ağrılarının hafifletilmesinde de çok yararlı. Baş ağrılarında şakaklara ovma şeklinde tatbik edilerek migren türü ağrılarda da etkili. Bir bardak su içerisine bir yemek kaşığı katılarak içilmesi gerekiyor.
Gelelim malzeme ve tarifine;
40 gr. acı pelin otu, 40 gr. normal pelin otu, 20 gr. karabiber, 20 gr. nane, 40 gr. biberiye, 40 gr. sedefotu, 40 gr. adaçayı, 40 gr. lavanta, 30 gr. muskat, 30 gr. eğir otu, 30 gr. tarçın, 30 gr. tane karanfil ve 30 gr. sarımsak.
Tüm bu malzemeleri 2,5 litre doğal elma sirkesi ile karıştırın ve 1,5 ay güneşte mayalanmaya bırakın. Akabinde süzün ve kullanın. Tentürden farkı; bu sirkede güneş gerekli. Yani bu sirkenin ısınması şart.
Osmanlı hekimleri vebanın girdiği eve girmek için önce evi baştan sona sirke ile yıkarlarmış. Çeşitli buhurlar yakar, her yeri de kireçle beyazlattıktan sonra eve girerlermiş. Sirkenin temizleyici rolü tedbir olarak kullanılıyor. Kanamaları durdurduğu, balgamı inceltip kestiği, sıvıları arındırdığı ve her türlü zehirlenmeye iyi geldiği biliniyor.
Eski tariflere göre her yarım saatte bir tatlı kaşığı az sıcak suyla seyreltilip içilirse sarhoşluğa birebir. İstanbul’un ilk kolera salgınında Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi bir kolera risalesinde, bitişik ve alçak evli mahallelere gidilmek gerektiğinde "Dört Hırsız Sirkesi" öğütlüyor.
Yine eskiler, mangal zehirlenmelerinde hastayı sirkeyle yıkıyor ve içebildiğince sirke içiriyorlar. Kişi kendindeyse, buruna çektiriryorlar. Şimdikilerse sirke sandıkları şeyi bulaşık makinesine koyuyor. Günümüzde sirkenin değeri bu!
Ben şimdilerde "Dört Hırsız Sirkesi" yapıyorum ama henüz olmadı.
Sağlık ve afiyetle kalın...